Ersan Üldes Türkiye’de ölmekte olan edebiyat dergiciliği ve eleştiri biçim değiştirerek de olsa yaşıyor hatta canlanıyor. Son yıllarda ortaya çıkıp kendini yetiştiren bazı yazarlar eleştiri alanında da verimli eserler üretebiliyor. Ersan Üldes’in On Kişot adlı eleştiri kitabı da bunun son örneklerinden biri. Çeşitli edebiyat kuramları eleştirinin de bir sanat olduğu konusunda hemfikirdirler. Üldes’in dil ve estetik anlamında bu görüşü destekler nitelikte bir kitaba imza attığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
“On Kişot”un ilk Don Kişot’u Ahmet Mithat Efendi’nin Daniş Çelebisi. Üldes, Ahmet Mithat Efendi’nin, Tanzimat romanını Cervantes’le, dolayısıyla da romanın kaynağıyla tanıştıran ilk edebiyatçımız olduğunu vurguluyor. Yazar “Çengi” adlı eserinde Don Kişot’un Osmanlı versiyonunu yaratmaya çalışmış, Cervantes’in şövalye kitaplarını hicvetmesi gibi Ahmet Mithat Efendi de toplumdaki cin, peri ve büyü gibi batıl inanışları hicvetmiştir. Hikayeler ile gerçek yaşam arasındaki kapanmaz gerçeklik farkını algılayamaması Daniş Çelebi’yi Türk edebiyatının batılı anlamda ilk budalası yaparken yazarını da yine bu anlamda ilk roman yazarı haline getirir.
Üldes, budalanın izini Recaizade Mahmut Ekrem’in “Araba Sevdası”, Abdülhak Şinasi Hisar’ın “Fahim Bey ve Biz”, Orhan Kemal’in “Murtaza”, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” ve Oğuz Atay’ın “Tehlikeli Oyunları”nda sürerken ortaya genel anlamda son derece keyifli bir Türk roman tarihi okuması çıkarıyor. Ancak, iş Ümit Kıvanç’ın “Gaib Romans”ı, Murat Uyurkulak’ın “Har”ı gibi kısmen daha yakın tarihte kaleme alınmış romanlara gelince Don Kişot’un izleri silinir gibi oluyor. Demek istediğim Cervantes’in Türk romanındaki izlerinin silinmesi değil, sanki Üldes’in bazı çağdaş seçimleri o izleri yitirmesine yol açmış gibi.
(Sabitfikir'den)
Genres:
160 Pages